Öksüz ve yetimlerle birlikteydik…
Gönlü zengin insanların, yürekleri mahzun çocuklarla bir araya geldiği bir sofradaydım…
Sofrada sadece kebap, içli köfte, tatlı yoktu…
Sofrada vicdan vardı.
Kimi annesiz, kimi babasız…
Kimi sessizce oturuyordu köşede, gözleri yerde…
Lakin yüreği hep bir sarılmaya, bir “yanındayım” sözüne açtı.
Ve işte o an…
Salonun ortasında bir adam durdu.
Makamlardan gelen biri değildi sadece…
Ceketinin düğmesini iliklememişti, çocukların göz hizasındaydı.
Valiydi…
Numan Hatipoğlu.
Lakin o gün…
Makamını değil, merhametini taşıdı içeri.
Korumalarını değil, kollarını açtı çocuklara.
Bir çocuğun yanına eğildi…
Adını sordu.
Duygularını…
Daha 10 yaşında olan bir yetimin yüreğinde ne varsa, onu anlamaya çalıştı.
Koşup sarılanlar oldu…
Başını omzuna koyanlar…
Kimi ise öylece baktı gözlerinin içine;
"Sen beni gerçekten görüyor musun?" der gibi…
Ve Vali Hatipoğlu, yalnızca baktı onlara…
Bir baba gibi.
Bir yarım kalmış yüreğe tamam olma derdiyle.
Ben çok vali gördüm…
Makamına oturan, protokolde yerini alan…
Lakin bu kadar içtenini, bu kadar “evlat” diyenini az gördüm.
Sofra zengindi.
Elazığ kaburga dolması vardı…
Harput köfte, Elazığ güveci, içli köfte, lahmacun, peynirli ekmek, patila, mercimek köfte, yaprak sarma, kavurmalı gömme…
Tatlıda ise çocukların gözleri parladı:
Dolanger, Elazığ baklavası…
Lakin en tatlı şey, yemeğin kendisi değil…
Bir yetimin kalbine değen dokunuştu.
O sofraya sadece yemek değil, umut da sunuldu.
Bir öksüze “yalnız değilsin” demenin en güzel haliydi o gün…
Bu büyük proje, sadece bir yemek buluşması değildi…
Bir vicdan seferberliğiydi.
İçişleri Bakanlığı Sivil Toplum Genel Müdürlüğü'nün desteğiyle…
AK Parti Elazığ Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı'nın himayesinde…
Ve mimarı:
Harun Seyran – Elazığ Gastronomi Kültür ve Turizm Derneği Başkanı.
Sözleri kısa, anlamı derin:
“Biz sadece yemek değil, kalplere dokunuyoruz.”
Lakin…
Bu dokunuşun gerçek mimarı,
O gün çocuklara "devlet" değil, "baba" gibi yaklaşan isimdi:
Vali Numan Hatipoğlu.
Devletin temsili ceketle, kravatla olmaz sadece…
Devlet bir çocuğun gözyaşını siler.
Devlet ellerini açar, bir yetimin başını okşar.
İşte o an anladım:
Vali Numan Hatipoğlu, bu topraklara sadece görev için gelmemiş…
Gönül için gelmiş.
O çocukların gözüne, onların seviyesinden bakmak için gelmiş.
Bakınız, bazı insanlar sadece iz bırakır…
Bazıları ise dua alır.
O gün o salonda…
Vali Hatipoğlu'na edilen duaları duysaydınız…
Bu yazıyı değil, gözyaşınızı yazardınız…
Ve şunu da unutmamak gerekir:
Yetimin halinden en iyi yetim anlar…
Lakin sonra o yetimi anlayan bir vicdan sahibi vali gelir.
Ve bir şehrin kalbi o anda atmaya başlar.
Tebrikler Elazığ…
Tebrikler bu güzel topraklarda çocuklara umut ekenlere…
Ve en büyük teşekkürümüz…
Yetim kalmış bir yüreğe, babalık eden
Vali Numan Hatipoğlu'na…
Makamlar geçicidir…
Lakin bir çocuğun kalbine giren adamlar, orada ömür boyu kalır.
Ve elbette…
Bu hayırlı işe yürek koyanlara da bir cümleyle geçmek yetmez.
Teşekkürler…
Destekleriyle bu anlamlı projeye güç veren:
MEGA A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yaşar'a…
Elazığ OSB Başkanı Suat Öztürk'e…
Kadayıfçı Murat Usta'nın sahibi Mehmet Altunbay'a…
AKPA Şavak'ın sahibi Bilal Akbulut'a…
MÜSİAD Kadın Kolları Başkanı ve gönülden çalışan kıymetli üyelerine…
Ve elbette…
Ev sahipliğini gönülden yapan, Akbulut Restorant'ın sahibi Hasan Akbulut'a…
Sofrayı açtınız,
Kalpleri doyurdunuz,
Bir yetimin duasında yer aldınız…
Allah razı olsun hepsinden.