Dolayısıyla; eğitim insanın bir değer olarak var olmasının temel yapısını oluşturur. İhtiyaçlar hiyerarşisinde yeme, içme, giyme ve barınma temel ihtiyaçlarsa eğitim de bu temel bileşenin içerisinde yer alır.
Eğitim sadece bir okul ve diploma ile var olan bir olgu değildir. Yaşam boyu kazanılan bilgi, beceri, davranış, kültürel ve sosyal olguların toplamıdır. Bütün bu birikim insanın şekillenmesinde ve insan vasfının kazanılmasında etkindir. Dolayısıyla bu kadar önemli bir etkiye sahip olan eğitim, doğru öğrenilmeli ve doğru öğretilmelidir.
Ailelerin, toplumların ve ülkelerin uzun süre var olmasının temel kaynağı olan eğitim doğru öğrenilmeli ve aktarılmalıdır. Çünkü doğru eğitim doğru insanı ve dolayısıyla doğru toplumları ve milletleri meydana getirir. Doğru ve dürüst davranma, yalan söylememe, her işi layıkıyla yapma insanlara hizmet ve iyilik yapma gibi insanı yücelten değerler kazanılmalı ve bir yaşam tarzı haline getirilmelidir.
Yazılı ve sözlü kuralların bütünü olan eğitim, aslında insan olmanın da kurallarını kapsar. İnsanlar fiziksel olarak eşit yapıdadır. Ancak, onlara farkındalık ve insan olma bilinci kazandırarak değer katan asıl öğe eğitimdir.
İnsanların ve toplumların yaşadığı kaotik ortamın ortaya çıkmasında asıl problem eğitimin yeterli ve gerçek anlamda uygulanamamasıdır. Eğitim, bir sistemler bütünü olduğu için düzen sağlayıcı bir etkiye sahiptir. Bunun aksi durumu kaosu yaratır ki bu da insanı ve toplumu yok eder.
Eğitim/sizlik durumu aslında eğitimin yok sayılması, önemsenmemesi ve doğru anlatılamamasıdır. Dolayısıyla; asıl problem, doğruların düşünülmesine rağmen bu doğruların uygulanmamasıdır. Dolayısıyla etki gücü azalmış ve pratikte karşılığı olmayan faydasız bir eğitim ortaya çıkar. Bu bakımdan eğitim de asıl sorun teori ve pratiğin uyum içinde olmamasıdır.
“Eğitimin temel kuralı; doğru öğrenip doğru düşünmek ve doğru uygulamaktır. “
Ülkemizde eğitim ve öğretimin uygulanma şekli temel problemlerden biridir. Çünkü, verilen eğitimin karşılığı günlük hayatta uygulanmadığı ve pratik faydalar sağlamadığı için işlevselliğini kaybeder. Dolayısıyla bu durum sürekli problem olarak geri döner.
Bilgi, teknoloji ve internet çağı içerisinde yaşamamıza rağmen her ilde üniversite ve her mahallede okullar ve özel okullar olmasına rağmen insanların duygu, davranış ve bilgilerinin yeterince gelişememiş olması halen ilkel düşünce ve davranış sergilemesi büyük bir çelişkidir.
Bu kadar eğitim kurumu, iletişim ve bilgi imkânı varken cehaletin bu kadar artması büyük bir çelişkidir. Aslında burada sorgulanması gereken diğer bir durum eğitim ve öğretim sisteminin işlevselliğinin kaybetmesidir. Eğitim müfredatının daha işlevsel hale gelmeyerek sadece teoride hapsolması ve öğretmenin ise pek çok alanda kendini geliştirmekten uzaklaşması ve pek çok alanda yetersiz kalmasıdır.
Hız ve teknoloji ortamında bilginin değişim hızı da aynı oranda değişir. Yıllar önce ortaya koyulan bilginin geçerlilik ve değişkenlik süresi uzun yıllar sürerken günümüzde bu değişim çok kısa sürelerde olmaktadır. Dolayısıyla bilginini değişim hızı karşısında bu değişime ayak uyduracak eğitim sistemi ve öğretmen bu değişimin çok gerisinde kalmaktadır. Dolayısıyla eğitim artık öğretmenlerin kontrolünden çıkıp bilgisayarların ve yapay zekanın etkisi altına girmektedir. Böylece İnsan pasif bir konumda sadece bilgisayarlar ve yapay zekanın yönlendirdiği birer araç konumuna gelmiştir.
Eğitimde sorunlar zinciri tek taraflı değil geçmişten gelen sosyo-ekonomik ve kültürel sorunların sonucunu yansıtır. Eğitim uzun vadeli bir yatırımdır. Sonuçları ve geri dönüşü uzun yıllar alır. Burada önemli olan diğer sorun maddi imkanlardır. Eğitime harcanan maddi kaynaklar önemlidir. Ar-Ge çalışmaları için ciddi bütçeler ayrılması gerekir. Eğitimi önceleyen ülkeler bu yatırımlara gerekli önemi vermektedir.
Bir ülkede nüfusun olağanüstü bir yoğunluk göstermesi o ülkede pek çok yaşam sıkıntısına yol açacağı gibi eğitimin uygulanmasını da zorlaştırır. Yatırım kaynakları ve maddi imkanlar zorlaşır. Bu durumda gerçek anlamda eğitim almak çok daha zorlaşır. Dolayısıyla sıradan basit bir eğitim sistemi ile gerçek anlamda bir ilerleme ve güçlü toplum oluşturmak söz konusu olamaz. Bireyin ve toplumun üretken ve eğitimli bir yapıda olması ülkeye nitelik bakımından önemli katkılar sunar