HARUN SEYRAN


İki Ayrı Türkiye Manzarası

Umut...


Zamanlar vardır...
Her şeyin “normalleştirildiği”, değerlerin içinin boşaltıldığı, yanlışın doğruymuş gibi pazarlandığı…
İşte tam da böyle bir dönemde,
Bazı insanlar çıkar ve “Hayır, bu böyle gitmez!” der.
Cesaret ister. Dirayet ister. Vicdan ister.
İşte tam bu noktada iki isim öne çıktı:
Mahmut Rıdvan Nazırlı ve Mücahit Yanılmaz.

****

Mahmut Rıdvan Nazırlı: İnançla, İradeyle
AK Parti Elazığ Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi,
Türk Dünyasıyla İlişkiler Başkan Yardımcısı…
Ama bu unvanların ötesinde bir kimlik var onda:
İnandığı değerlere karşı susmayan, siyasetçi kimliğini yüreğiyle birleştiren bir adam…
Diyanet'in bu haftaki hutbesinde işlediği “zina” konusuna sadece destek vermekle kalmadı.
Konuyu bağlamından koparanlara karşı net bir duruş sergiledi:
“Bu bir özgürlük değil, kültürel işgaldir.”
“Milletin inancını hedef alan her yapıya karşı sonuna kadar mücadele edeceğim.”
Bu sözler, seçmene değil tarihe söylenmiş sözlerdir.

***

Mücahit Yanılmaz: Aileyi Savunmak Onurdur
AK Parti MKYK Üyesi.
Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı.
Yıllardır siyasetin içinde.
Ama hangi görevde olursa olsun; yumuşak başlı ama dimdik duruşlu bir siyasetçi olarak tanındı.
Bu defa da sessiz kalmadı.
Toplumun “en temel taşı” dediği aileyi savunmak için konuştu:
“Zinayı teşvik eden içerikler denetlenmeli. Yaptırımlar uygulanmalı.”
Sözünün sonuna şu cümleyi iliştirdi:
“Güçlü aile, güçlü toplum demektir. Güçlü toplum, güçlü devlet demektir.”
Bu, bir slogandan fazlası… Bu bir devlet aklıdır.
****
Duruşun Bedeli Olur, Ama Onuru da
Bugün birileri çıkıp bu isimlere "gerici", "yasakçı", "çağ dışı" diyecek.
Oysa mesele çağ değil; vicdandır.
Mesele özgürlük değil, toplumun temel harcı olan değerlerin korunmasıdır.
Nazırlı da Yanılmaz da günü kurtarmaya değil, geleceği inşa etmeye çalışıyor.
Onlara düşen görev buydu. Onlar da bu görevi yerine getirdiler.
Sessiz kalmadılar. Lafı eğip bükmediler.
Cevap vermediler, duruş sergilediler.

****
Kıymet Bilmek Vefa, Görmek Basiret İster
Bugün Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu şey,
Popülizme oynayan değil, değer siyaseti yapan insanlardır.
Ve bu isimler…
Elazığ'ın bağrından çıkan bu iki devlet insanı…
Sadece kendi seçmenlerine değil, vicdanlara konuşmuşlardır.
Bu millet; sesini ezberle söyleyenleri değil,
Vakti geldiğinde “doğru”yu haykıranları unutmaz.
****
Son söz:
Mehmet Akif'in dizeleriyle:
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem."
Nazırlı ve Yanılmaz…
Geçmişe sövmek yerine, geleceğe sahip çıktılar.
Onları alkışlamak, sadece siyasetlerine değil; duruşlarına vefadır.