Tarih: 07.07.2024 23:36

"Yenidoğan Sağlığında Öncü İsim: Prof. Dr. Mustafa Aydın"

Facebook Twitter Linked-in

Fırat Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, yenidoğan çocuk sağlığı alanında geniş bir deneyim ve bilgi birikimiyle öne çıkıyor. Öncü çalışmalarıyla biliniyor. Deneyimleri ve teknik cesareti, tedavi yöntemlerini dönüştüren unsurlar arasında yer alıyor. Ayışığı Gazetesi'ne verdiği özel röportajda, kariyerinin dönüm noktalarını, yayınladığı çalışmaları ve yenidoğanlara yönelik benzersiz yaklaşımını anlattı.

Fırat Üniversitesi çocuk sağlığı ve yenidoğan uzmanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, Ayışığı Gazetesi için verdiği samimi röportajda kariyerinin önemli aşamalarını ve alanında edindiği derin tecrübeleri bizimle paylaştı. Aydın, yeni doktor olarak başladığı yolculuğunu ve zaman içinde kazandığı bilimsel makamları detaylandırırken, özellikle yenidoğan çocuklarının sağlığına yönelik yürüttüğü araştırmaları ve dergilerde yayımladığı önemli yazılarından bahsetti. Çocuk doktoru Prof. Dr. Mustafa Aydın, yıllardır yenidoğan ve çocuk hastalıkları alanında ileri düzey araştırmalar yapan önde gelen bir isim olarak biliniyor. Aydın, kariyeri boyunca karşılaştığı zorlu vakalarda gösterdiği teknik cesaret ve yenilikçi tedavi yöntemleri ile tanınıyor. Bizimle yaptığı bu özel röportajda, çocuk sağlığında son gelişmeleri ve başarı hikayelerini paylaşan Aydın, aileler ve sağlık profesyonelleri için önemli bilgiler sunuyor. Bu röportajda, Aydın'ın öncü rolünü ve çocuk sağlığı alanındaki katkılarını daha yakından keşfetme fırsatı bulacaksınız.

1. Prof. Dr. Mustafa Aydın’ı tanıya bilir miyiz?

1975 yılında Elazığ Merkez'de doğdum. Eğitimimin çoğunu ailevi nedenlerden dolayı Elazığ'da tamamladım. İlk, orta ve lise öğrenimimin ardından 1992-1998 yılları arasında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde lisans eğitimimi tamamladım. 1999-2004 yıllarında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Dâhili Tıp Bilimleri Bölümü'nde tıpta uzmanlık eğitimimi tamamladım. Bazı özel durumlar nedeniyle tıpta yandal uzmanlık eğitimimi 2008-2011 yılları arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Dâhili Tıp Bilimleri Bölümü'nde Çocuk Sağlığı ve Yenidoğan üzerine tamamladım. Şu anda Fırat Üniversitesi Yenidoğan Bölümü ve Yoğun Bakım Ünitesi'nde öğretim üyesi ve Yenidoğan uzmanı olarak çalışmaktayım. Akademik kariyerim boyunca 170 makale, 135 bildiri ve 19 kitap yayımladım. Ayrıca 6 yüksek lisans ve doktora tez danışmanlığı yaptım ve 1 kitabın editörlüğünü üstlendim. Evli ve 3 Çocuk babasıyım.

2. Prof. Dr. Mustafa Aydın'ın tıp alanına olan ilgisi nasıl başladı?

Tıp alanına olan ilgim tamamen kişisel tercihim değildi. Bizim dönemimizde ebeveynlerimiz meslek seçiminde büyük rol oynardı. Babam ailede bir doktor olması gerektiğini düşünürdü. Bu nedenle tıp alanına yöneldim. Biz geniş bir aileydik. Bu nedenle Elazığ'da kalmam ve il dışına çıkmamam için ailemin böyle bir isteği vardı. Bu istek doğrultusunda tıp alanına yöneldim. Ailemin bu kararı benim için en doğru kararlardan biri oldu. Sağlık alanında doktor olarak çalışmak, insanlara yardımcı olmak benim için çok anlamlı ve değerli. Aslında bilgisayar ve elektronik gibi alanlara ilgim vardı. Mühendis olmak istiyordum. Ancak tıp alanını tercih ettiğim için çok memnunum, çok sevdim. Şu an çok mutluyum. Elbette olumlu ve olumsuz yönleri var ama genel olarak harika bir meslek. Allah'a şükürler olsun ki bu mesleği icra ediyorum. Ayrıca manevi boyutta da düşünüyorum. Babam 6 yıl önce vefat etti. Emekli olmadan önce Ferrokromda çalışıyordu. Ama asıl mesleği terzilikti. Rahmetli amcamla beraber çocuk yaşta terziliğe başlayıp ustalığa kadar yükseldiler. Ben de çocukken amcamın yanında biraz terzilik yaptım. Ehil olmasam da dikiş diktim, işler yaptım. Bu da mesleğimde bana büyük fayda sağladı.

3. Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlığına yönelme sebebiniz neydi?

Çocuk sağlığı ve hastalıkları ile yeni doğan uzmanlığına yönelme sebebim, öğrencilik yıllarımda kardiyolojiyi hedeflememdi. Tıp eğitimine 1992'de başladım ve 1998'de mezun oldum. Ancak eğitim araştırma hastanesinde yaşadığım olumsuz insan davranışları beni kardiyolojiden soğuttu. İlk görev yerim Artvin Borçka oldu. Burada pratisyen hekim olarak kasaba hayatını deneyimledim ve sağlık ocaklarında görev aldım. Artvin Borçka'da altı ay boyunca ilçe merkezinde görev yaptım. Bulunduğum nahiyede bir çay fabrikası vardı ve o dönemde sadece memurlar sağlık ocaklarına gidebiliyordu. O zamanki adı sağlık ocağıydı, şimdi ise aile sağlık merkezi olarak biliniyor. Çay fabrikası müdürlük ve bakanlıkla bir protokol yapmıştı ve fabrikanın işçileri ile aileleri sürekli olarak sağlık ocağına gelirdi. Birincisi bu süreçte 7 pratisyen hekimle birlikte çalıştık ve insanlar özellikle çocuklarını muayene ettirmek için bana gelirlerdi. İkinci ise eşim çocuk bölümünü seçmem için teşvik etti. Bu durum beni pediatriye yönlendirdi ve mesleğimi seçme sürecimde büyük etkisi oldu. Bu alanda çalışmak beni manevi olarak tatmin ediyor ve insanlara daha fazla yardımcı olabilmek beni mutlu ediyor.

4. Yeni doğan uzmanlığına yönelme sebebiniz neydi?

Geceleri hastanede acil sezeryan doğum yenidoğanlara çağrıldığımda, örneğin doğduğunda hiç solumayan bir bebeğin sadece pozitif basınç uygulayarak, ufak bir girişimle cıyak cıyak sesini duymak bana çok hoş geldi. Bu deneyim, yeni doğanlara olan ilgimi artırdı. 
Özel bir hastanede birçok kişi benden randevu istiyordu. Görevim, acil durumlarda ihtiyaç duyulduğunda ulaşılabilir olmaktı ve bu tür vakalar dikkatimi çekmeye başladı. 
Yataklı bir kurumda çalışırken, yenidoğan sıvı kaybı gibi basit ama önemli müdahalelerle ilgilenmekten büyük memnuniyet duydum. Manevi olarak da bazı işaretler aldım; mesela bir mümessilin getirdiği resimli yenidoğan kitabı ve Çukurova Üniversitesi'nden Nejat Hoca'nın yeni doğanlarla ilgili belgesi benim ilgimi daha da pekiştirdi. Bu yaşadıklarım beni yeni doğan uzmanlığına yönlendirdi.

5. Kariyeriniz boyunca sizi en çok etkileyen anılar veya vakalar neler oldu?

Bir keresinde köyden gelen bir vaka beni çok etkiledi. Yaklaşık 5 yaşlarında bir çocuk, plastik bir taburenin üzerine çıkmış ve dişlerini fırçalarken düşmüş. Düşüş esnasında yüzü taburenin kenarına çarpmış. O zaman genç ve cesurdum, belki de cahil cesareti diyebilirim. Çocuğu sakinleştirmek için elimdeki imkânları kullanmak zorundaydım. Çekmecemde bulunan diyazemi, çocuğa uygun dozda uyguladım. 15-20 dakika sonra, çocuk sakinleşmeye başladı. Kaşını çok dikkatli bir şekilde diktim tedavisini gerçekleştirdim. O zamanlar 23 yaşında, yeni mezun bir doktor olarak her şeyi yapmaya çalışıyordum. Bugünkü tecrübemle belki bazı şeylere cesaret edemem ama o zamanlar idealisttim ve her şeye atılıyordum. Bu vaka ve benzeri olaylar, kariyerim boyunca beni derinden etkiledi ve mesleki gelişimimde önemli rol oynadı.

6. Fırat Üniversitesi Hastanesi'nde çalışmanın sizin için anlamı nedir?

Fırat Üniversitesi Hastanesi'nde çalışmak, bana hem mesleki hem de kişisel anlamda büyük bir gelişim ve deneyim fırsatı sundu. İdealist bir genç doktor olarak burada edindiğim tecrübeler, kariyerim boyunca bana rehberlik etti ve profesyonel kimliğimi şekillendirdi.

7. Prematüre bebeklerle çalışırken karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir?
Prematüre bebeklerle çalışırken karşılaştığımız en büyük zorluklar, solunum problemleri, enfeksiyon riski, beslenme zorlukları ve gelişimsel gecikmelerdir. Bu bebeklerin akciğerleri tam olarak gelişmediği için genellikle solunum desteğine ihtiyaç duyarlar. Solunum problemleri, bebeklerin yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilmeleri için sürekli ve dikkatli bir izlem gerektirir. Enfeksiyon riski de önemli bir sorundur. Prematüre bebeklerin bağışıklık sistemleri tam olarak gelişmediğinden, hastane ortamında maruz kalabilecekleri mikroplara karşı çok hassastırlar. Bu nedenle sterilite ve hijyen kurallarına azami özen gösterilmesi gerekir. Beslenme zorlukları da önemli bir diğer konudur. Prematüre bebeklerin sindirim sistemleri yeterince olgunlaşmamış olduğundan, beslenmeleri zor ve karmaşıktır. Bu bebeklerin yeterli besin alabilmeleri için özel beslenme protokolleri uygulanır ve bazen damardan beslenme gibi yöntemlere başvurulur. Gelişimsel gecikmeler de prematüre bebeklerde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Bu bebeklerin motor, bilişsel ve sosyal gelişimlerinde gecikmeler olabileceğinden, uzun vadeli izlem ve erken müdahale programları önemlidir. Bütün bu zorluklar, prematüre bebeklerin hayatta kalması ve sağlıklı gelişimi için multidisipliner bir yaklaşım ve özverili bir bakım gerektirir. Bu bebeklerle çalışmak, hem zorlu hem de ödüllendirici bir süreçtir; çünkü küçük adımlarla bile büyük ilerlemeler kaydedilebilmektedir.

8. Aileniz ve kariyeriniz arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

Ailem ve kariyerim arasında denge kurmak, her zaman önceliklerimi doğru belirlemekle mümkün olmuştur. İş yoğunluğum ne kadar fazla olursa olsun, aileme zaman ayırmak benim için çok önemlidir. Planlama ve zaman yönetimi becerilerimi geliştirerek her iki alanı da başarılı bir şekilde yürütebiliyorum. Ailemle geçirdiğim kaliteli zaman, işimde daha verimli olmamı sağlıyor ve işimden aldığım tatmin de aileme olumlu yansıyor. Bu dengeyi sağlamak için sürekli çaba gösteriyorum.

9. Alanınızda yeni gelişmeler ve tedavi yöntemleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben ve benim gibi çocuk doktorları ve yeni doğan doktorları genellikle kendi alanımızdaki yeni gelişmeler ve tedavi yöntemleri hakkında oldukça bilgiliyiz. Biz doktorlar, sürekli olarak tıbbın ilerlemesiyle birlikte güncel araştırmaları takip eder ve klinik uygulamalara entegre ederiz. Yenidoğan alanında, özellikle prematüre bebeklerin bakımı, solunum desteği, enfeksiyon yönetimi, beslenme stratejileri ve gelişimsel izleme gibi konularda sürekli olarak yeni tedavi protokolleri ve yöntemler geliştirilmekteyiz. Ben, bilimsel literatürü inceleyerek ve meslektaşlarımla bilgi paylaşımında bulunarak alanımızdaki en iyi uygulamaları belirleriz. Özellikle teknolojinin ve araştırmanın ilerlemesiyle birlikte, yenilikçi tedavi yöntemleri ve cihazlar kullanarak bebeklerin sağlığına daha etkili ve güvenli şekilde müdahale etmeye çalışırız.

10. Gelecekte çocuk sağlığı ve yeni doğan alanında yapmak istediğiniz projeler veya hedefler nelerdir?
Genellikle kariyerlerim boyunca çeşitli projeler ve hedefler belirledim. Bu hedefler genellikle alanımda yapılacak araştırmalar, yeni tedavi yöntemleri geliştirme, hasta bakımı ve eğitimine katkıda bulunma gibi konuları kapsıyor. Örneğin:

A. *Yeni Tedavi Yöntemleri Geliştirme:* Prematüre bebeklerin solunum desteği, beslenme ve enfeksiyon yönetimi gibi alanlarda daha etkili ve güvenli tedavi yöntemleri geliştirmek.

B. *Araştırma ve Bilimsel Yayınlar:* Yeni doğan hastalıkları ve sağlık sorunları üzerine araştırmalar yapmak ve bu araştırmaların sonuçlarını bilimsel dergilerde yayınladım ve yayınlamaya da devam ediyorum. 

C. *Eğitim ve Bilinçlendirme:* Hem meslektaşlarına hem de halka yönelik eğitim programları düzenlemek ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak. Özellikle prematüre bebeklerin ailelerini bilgilendirerek, bakım sürecine aktif katılımlarını teşvik etmek.

Ç. *Klinik Pratiklerin Geliştirilmesi:* Hastane veya kliniklerde yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin yönetimi ve klinik protokollerin güncellenmesi için çalışmalar yapmak.

D. *Ulusal ve Uluslararası İşbirlikleri:* Ulusal ve uluslararası düzeyde diğer sağlık uzmanlarıyla işbirliği yaparak, yeni doğan sağlığı alanında küresel düzeyde etkili olacak projelere katılmak.

Uzmanlık alanımda ve deneyimlerimle belirlediğim hedeflere ulaşmak için sürekli çalışıyor ve yenilikçi çözümler arıyorum. Özellikle yenidoğan sağlığı ve prematüre bebeklerin bakımı konularında mevcut uygulamaları iyileştirmeyi ve yeni tedavi yöntemleri geliştirmeyi hedefliyorum. Bu sayede, prematüre bebeklerin sağlık ve yaşam kalitelerini iyileştirmeyi amaçlıyorum.

 

 

Röportaj: Mehtap Özer Seyran




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —