VAN (AYIŞIĞI) Van Gurme ve Gastronomi Fuarı’nı Van’ın marka değerine taşıyan isimlerden biri, Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Konsey Başkanı Necdet Takva. ‘81 il 81 Lezzet’ mottosuyla Van’ı gastronomi alanında buluşturan Takva, Harput köftesi gibi özel lezzetlerle katılımcılarda unutulmaz bir deneyim yarattı. Takva, Ayışığı Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehtap Özer Seyran’a verdiği özel röportajla gündeme damgasını vurdu.
Van’da bu yıl 3. düzenlenen Van Gurme ve Gastronomi Fuarı’nda 81 ilden yemekler AGAFED Başkanı Ahmet Karaman ve Mezopotamya Gastronomi Kültür Turizm ve Sanat Derneği Başkanı Ali Geyik organizatörlüğünde gerçekleşti. Fuarda Elazığ, Harput köftesiyle yoğun ilgi gördü.
Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) öncülüğünde organize edilen 3. Van Gurme ve Gastronomi Fuarı, bölgenin en geniş katılımlı etkinliklerinden biri oldu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen lezzetlerin sergilendiği fuarda, kadın kooperatiflerinin ve yerel üreticilerin stantları büyük ilgi topladı.
Van TSO Başkanı Necdet Takva, Ayışığı Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehtap Özer Seyran ile yaptığı özel röportajda fuarın, gastronomi turizmini geliştirmek için önemli bir platform olduğunu belirterek, “81 ilimizi buluşturan bu organizasyon, hem üreticilere hem de ziyaretçilere yeni ufuklar açtı. Elazığ’ın en sevilen yemeklerinden biri olan Harput köftesi de fuarın yıldız lezzetlerinden biri oldu. Harput Köftenin lezzeti inanılmaz lezzetliydi.” dedi.
Takva, önümüzdeki yıllarda fuarın dijital boyutunun da güçlendirileceğini, ayrıca kadın girişimciler ve gençlerin daha fazla yer alacağı projelerin hayata geçirileceğini söyledi.
1. Van TSO öncülüğünde üç yıldır aralıksız gerçekleştirilen bu fuar, kent için büyük bir vizyon ortaya koyuyor. Sizce bu başarının ardında yatan en önemli unsur nedir?
Öncelikle Elazığ Ayışığı Gazetesi'ne çok teşekkür ediyorum. Büyük bir zahmetle bugün burada bizleri yalnız bırakmayan Ayışığı Gazetesi’nin imtiyaz sahibi Mehtap Hanım ve değerli eşi Başkan Harun Beyefendi’ye minnettarlığımı ifade ediyorum. Gelişiniz bizleri gerçekten mutlu etti, bahtiyar olduk.
Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Van Gurme ve Gastronomi Fuarı bizim için büyük bir heyecan. İlk başladığımızda küçük bir fuardı, ama biz azim ve gayretle büyüyeceğine inandık. Ticaret ve Sanayi Odası olarak uzun yıllar bir fuar düzenlememiştik. 2023’te Eylül ayında yola çıktık. O dönemde pek çok zorluğa rağmen, bugün gelinen noktada sizlerin de gördüğü üzere çok olumlu bir tablo ortaya çıktı.
20 bin yıldır bu topraklarda insanlar yaşıyor ve bu süreçte zengin bir mutfak kültürü oluşmuş. Dolayısıyla gastronomi ve gurme fuarının burada çok anlamlı olacağını düşündük. Bugünkü başarının ardında tamamıyla Ticaret ve Sanayi Odası’nın organlarının, yönetiminin, meclisinin, komitelerinin ve en başta da çalışanlarının gönüllü emeği var. Ayrıca bu işe inanmış olmanın verdiği bir heyecan söz konusu.
2. “81 İl 81 Lezzet” mottosu gerçekten iddialı ve ilham verici bir yaklaşım. Bu çeşitlilik, Van’ı gastronomi alanında nasıl bir merkez haline getirecek?
Evet, bu yıl ‘81 İl 81 Lezzet’ mottosuyla yola çıktık. İlk fuarda çok fazla farklı kentlerden katılım yoktu, daha çok yerel lezzetlerle kapılarımızı açmıştık. İkinci fuarda ise ilgi yoğunlaştı ve bölgesel bir çalışma olduğunu gördük.
Üçüncü fuarda en büyük talihsizliğimiz havaalanımızın üç ay boyunca tamamen kapalı olmasıydı. Beklentim, Türkiye'nin farklı kentlerinden 50’ye yakın Ticaret ve Sanayi Odası ile Borsanın katılmasıydı. Buna rağmen memnuniyetle söylemeliyim ki 21 Ticaret ve Sanayi Odası ve Borsası yer aldı.
Üstelik bu yıl Erbil Ticaret ve Sanayi Odası gözlemci olarak katıldı. Uzun süredir üzerinde çalıştığımız İran pazarı kapsamında da Urumiye Ticaret ve Sanayi Odası neredeyse İran’ın bütün lezzetlerini taşıyan görkemli bir heyetle burada bulundu.
Amacımız, 81 ilden 81 lezzetin kendini ifade edebileceği, görücüye çıkacağı bir kültürel mozaik ortaya koymak. İnanıyorum ki sizlerin de desteğiyle bu motto önümüzdeki yıllarda tam anlamıyla hayata geçecektir.
3. Van’ın köklü mutfak kültürü ve tescilli ürünleri Türkiye’de dikkatle takip ediliyor. Fuar aracılığıyla bu değerlerin daha geniş kitlelere ulaşmasında nasıl bir rol üstleniyorsunuz?
Başta da ifade ettiğim gibi Van’ı Nuh Tufanı’ndan sonra ikinci yaşamın başladığı coğrafya olarak değerlendiriyorum. Hem Cudi Dağı'nın, hem de Ağrı Dağı'nın eteklerindeyiz. Van Gölü havzası binlerce yıldır insanlara yaşam olanağı sunuyor. İster istemez, insanın olduğu yerde bir mutfak ve köklenmiş bir kültür mutlaka vardır.
Bir kısmı yok olmaya yüz tutmuş bu kültürün gün yüzüne çıkarılması son yıllarda Türkiye’de coğrafi ürün listesinde önemli bir aşama kaydetmemizi sağladı. Sadece Ticaret ve Sanayi Odası olarak 17 ürünümüzü tescilledik. Bunun yanında üniversitemiz, Büyükşehir Belediyesi ve yerel meslek odalarının katkılarıyla 13 ilçemizde tescil bekleyen yaklaşık 20 ürünümüz daha bulunuyor. Bu ürünler de tescillendiğinde muhtemelen 40 civarında tescilli ürünümüz olacak.
Binlerce yıldır insanların yaşam alanı olan bölgede çeşitlilik kaçınılmazdır. Gastronomi araştırmacıları, yemek yazarları ve gurmelerin desteğiyle bu kültürel hazine gün yüzüne çıkmaya başladı. Biz sadece bu fuarda değil, aynı zamanda İran, Irak ve Türkiye’nin batı kentlerinde düzenlenen fuarlara da katılarak coğrafi tescilli ürünlerimizi tanıtıyoruz.
Dolayısıyla Van, gastronomi alanında öncü bir rol üstleniyor ve Türkiye’deki diğer öncü kentlerle birlikte yöresel ürünlerin tanıtımına katkı sağlıyor. Afyonkarahisar, Bursa, Elazığ, Gaziantep ve Diyarbakır gibi şehirlerde de benzer çalışmalar yürütülüyor; biz de kendi ürünlerimizi ulusal ve uluslararası platformlara ulaştırmak için gayret gösteriyoruz.
4. Türkiye’nin önde gelen şeflerini, gurmelerini ve yemek yazarlarını Van’da buluşturmak, kentin tanıtımı açısından çok kıymetli. Bu katılımın Van mutfağına nasıl bir ivme kazandıracağını öngörüyorsunuz?
Türkiye’de belki de gurmeyi ön plana çıkaran tek fuar biziz. Gurme meselesi çok önemli bir konu ve şahıslarla tanımlanıyor. Bu yüzden açılış programımızda, bu yıl fuarımıza ilk kez katılan bütün gastrologları ve gurmeleri sahneyi onlara teslim etmek üzere misafir ettik. Bu bence çok önemli. Belki de fuarımızın ayırt edici özelliklerinden biri de bu. Logoya baktığınızda ‘Gurme’ kocaman harflerle yazılı, ‘Gastronomi’ ise daha küçük. Türkiye’de bugüne kadar yapılan yöresel ürün fuarları ve etkinlikleri daha çok lezzetleri, yemekleri ön plana çıkaran bir anlayış sergiliyor. Ama bunun arka planında, bunu üreten kişiler, organizasyonlar, kurumlar var. Biz bu gurme meselesini Türkiye’de bir fuara dönüştürmek istiyoruz. Her gurmenin mutlaka ‘Ben o fuarda olmalıyım’ dediği bir alan yaratmak amacımız. Orada adını zikreden, kocaman harflerle ön plana çıkan bir faaliyet ve kurumsal yapı var.
Gururla söylemeliyim ki fuarımız, şefleri, yemek yazarlarını, influencerları ve tanıtım aktörlerini ön plana çıkaran belki de tek fuar olma özelliğine sahip. Onların buraya gelişinin mutlaka bir karşılığı var. Bu karşılık, öncelikle kent tanıtımı, bölgesel tanıtım ve elbette yöresel lezzetlerin tanıtımına hizmet ediyor. Ben bu vesileyle ayaklarına taş değmesin diyorum.
Onların fuardaki rollerini doğru tanımlamamız gerekiyor. Mutfağımızı keşfetmeleri için sunabileceğimiz çok şey var. Birebir görüşmelerimizde bunu zaten ifade ediyorlar. Bu da fuarımızın amacının gerçekleşmesine ve çıktısının doğru tanımlanmasına hizmet ediyor diyebilirim
5.Gastronomi turizmi, artık dünya çapında bir trend haline geldi. Siz Van’ı bu alanda bölgesel hatta ulusal bir cazibe merkezi yapma konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Gastronomi, kavramsal olarak ele alındığında yemek bilimi ve yeme-içme sanatını kapsıyor. Bunun tıbbi yönü ise gastroenteroloji, yani sindirim sistemini inceleyen bilim olarak biliniyor. Dolayısıyla yeme-içme, sağlığı ve mutfak kültürünü içselleştiren uluslararası bir kavramdır ve kökeni Fransızcadır.
1990’lı yıllarda başta İskandinav ülkeleri ve Hollanda olmak üzere bazı ülkeler, gastronomiyi turizm destinasyonu ve çekim merkezi hâline getirme çalışmaları başlattılar ve bu alanda ciddi ilerleme sağladılar. Turistleri ve yöreye olan ilgiyi artırmak için inovatif yöntemler geliştirdiler. Benzer çalışmalar Güney Amerika ülkelerinde de mevcut. Örneğin şefler şu anda Hindistan’ın sokak lezzetleri üzerine araştırmalar yapıyor. Türkiye’de de bu yıl İstanbul’da sokak lezzetleri üzerine bir çalışma yapılmıştı. Kokoreç gibi kurumsal olmayan fast food’lar ön plana çıkıyor.
Biz de bu gelişmeler karşısında geri kalamazdık. Van’ı, gastronomiyi ön plana çıkaran bir turizm destinasyonu hâline getirme gayreti içindeyiz. Türkiye’de bu alanda öncü kentler var ve biz de onlardan biri olmalıyız. Her kentin rekabetçi olduğu bir ortamda, hem yerel hem bölgesel gastronomiyi ön plana çıkararak meraklı insanların bilgisini kentin yararına, katma değere ve ticarete dönüştürebileceğimiz bir döngü oluşturmayı hedefliyoruz.
Bu kavramları doğru tanımladığımızda, Van hem kentsel hem de bölgesel anlamda bir cazibe merkezi olma yolunda ilerliyor. Bu elbette ulusal değerlere de hizmet ediyor. Çünkü coğrafyamızda İran ve Irak var. Gelecek yıllarda Ermenistan, Azerbaycan gibi yakın coğrafyamızdaki ülkelerin mutfaklarını da, özellikle gurmelerin, şeflerin ve peycarların desteğiyle Van’da görünür kılarak, burayı bir çekim merkezi ve uluslararası bir gastronomi turizmi destinasyonu hâline dönüştürmek istiyoruz.
6.Van TSO’nun girişimleriyle fuar, sadece gastronomiyi değil, aynı zamanda ekonomiyi de hareketlendiren bir etkinlik haline geldi. Kent esnafı ve üreticileri açısından bu etkinliğin ekonomik katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Asıl amaç burada, kentin ekonomisine doğrudan etki edecek faaliyetler yapmak. Biz fuarı ayın yirmi beşinde saat on birde açtık, fakat öncesinde üç ay boyunca kapsamlı bir hazırlık sürecimiz vardı. Fuarın eksiklerinin tamamlanması, görsellerinin ve PR çalışmalarının planlanması, fuarda yer alacak aktörlerin belirlenmesi gibi birçok süreç vardı. Bu faaliyetlerin her birinin mutlaka ekonomik bir katma değeri ve çarpanı var.
Örneğin, bu yıl 21 ilden katılım oldu. Bu illerin konaklama, ulaşım, lojistik ve yeme-içme ihtiyaçlarının karşılanması, kentteki bütün sektörleri doğrudan etkileyen bir ekonomik faydaya dönüştü. Fuarı sadece gezip görülebilecek bir alan olarak görmüyoruz; özellikle kadın kooperatiflerinin ürünlerini sergileyerek satış geliri elde etmeleri de önemli bir katkı sağlıyor. Ticaret Sanayi Odası'nın fuara ayırdığı bütçe ve fuar firmasının yaptığı harcamalar da bir bilanço çerçevesinde değerlendirildiğinde, çok ciddi bir ekonomik hareketlenmeye sebep olduğunu görebiliyoruz.
Dün akşam örneğin bir gala yemeği verdik; fakat gala sonrasında konuklarımız kentteki farklı restoranlarda ve kafelerde vakit geçirdi. Bu küçük gibi görünen ama etkisi büyük ekonomik hareketlilik, fuarın kent ekonomisine sağladığı katkının bir göstergesi.
Bunu ölçme şansımız var mı? Maalesef doğrudan yok. Kimsenin alışverişini birebir ölçme imkânımız yok, ancak fuar sonrası yapacağımız anketler ile ekonomik katma değeri daha net bir şekilde ortaya koyma imkânımız olacak.
7. Kadın girişimcilerin ve gençlerin bu tür organizasyonlarda daha çok yer bulması dikkat çekici. Siz, fuar aracılığıyla bu kesimlere nasıl fırsatlar sunmayı hedefliyorsunuz?
Sunumda da ifade ettiğim gibi, mutfak aslında bir kadın icadıdır. Dolayısıyla kadın girişimcilerin bu süreçlerin dışında tutulması ya da etkilenmemesi söz konusu olamaz. Mutfak, haddi zatında bir kadın icadıdır.
Son yıllarda ülkemizde kadın kooperatiflerinin bu yönüyle desteklenmesi çok önem kazandı. Bu fuarda da özellikle Van’da bulunan kadın kooperatiflerinin neredeyse tamamı stand sahibi. Bu, hem bizim desteğimizle hem Büyükşehir Belediyesi’nin hem de Kalkınma Ajansı’nın kadın kooperatifleri için ayırdığı özel alanlarla mümkün oldu. Bu alanlar, kadın girişimciler için ciddi fırsatlar yaratıyor; kendi ürünlerini sergileyip pazarlayabilme imkânı sunuyor.
Dolayısıyla sadece kadınlar değil, her kesim için de kendine ait bir standın olduğu, kendini gösterebileceği bir alan mevcut. Bu durumu memnuniyetle ifade edebilirim.
8. Van’ın uluslararası alanda daha görünür olması için bu tür projeleri nasıl bir yol haritasıyla desteklemeyi planlıyorsunuz?
Şehirlerin markalaşması kolay bir iş değil. Dünyada en çok tartışılan konulardan biri kentin markalaşmasıdır. Kendi içinde markalaşabilirsiniz; ancak bunu uluslararası düzeyde bilinir ve tanınır hâle getirmek hiç kolay değildir. Her yönüyle ele alınması gerekir. Biz 2014 yılında, Haziran ayında dünyanın en kalabalık kahvaltı sofrasını kurduk. 52.000 kişiyle Guinness Rekorlar Kitabı’nda yerimizi aldık. Yeterli mi? Değil. Ardından bir Fransız dergisi, bunu dünyada ilham verici 10 rekor arasında gösterdi. Yeterli mi? Yine değil. Kent bir bütündür; bir insan vücudu gibi solunum, sinir, kas ve dolaşım sistemi gibi birçok sistemden oluşur. Bu nedenle kenti bir bütün olarak markalaştırmak çok zordur. Kahvaltı etkinliğini daha sonra Dünya Kahvaltı Günü’ne evrilttik ve UNESCO listesine dahil ettirdik. Bunların hepsi tamamen yeme-içme kültürü üzerinden gerçekleşti. Ticaret ve Sanayi Odası, bu yolda kendine bir misyon tanımladı. Ayrıca bir alışveriş festivali düzenledik; 15 Mart–5 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz Shopping Fest, şehrin en büyük alışveriş etkinliğimiz oldu. Gurme fuarları, inşaat fuarları, tarım fuarları gibi etkinliklerle kentin görünürlüğünü artırıyoruz. Ancak bunlar yeterli değil.Kent markalaşması; mimarisi, altyapısı, yatırım ortamı, gençleri, kadınları, çocukları, eğitim ve sağlık olanaklarıyla, erişim oranlarıyla bir bütün olursa mümkün. Her kurum sorumluluk almalı; bu çabalar sadece küçük bir katkı olarak görülmemeli. Dünyada marka kentler var: Barcelona, Dubai, Paris, Almanya’daki teknoloji kentleri… Bunların markalaşması yüzyıllar alıyor, ama başlamak şart. Biz de Van’da eksik kalan yönleri tamamlayacak, üniversitelerle, bürokrasiyle, sağlık altyapısıyla ve yöneticilerimizle bütüncül bir bakış açısı ile hareket ediyoruz. Özetle, önce bölgesel bir tanınırlık, sonra ulusal, en sonunda uluslararası düzeyde kenti markalaştıracak bir çabanın parçasıyız. Çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, yetişkinlerimiz ve yaşlılarımızın bu sürece dahil olması gerekiyor. Tüm bu aktörlerin katılımını sağlayacak projelerle Van’ın marka kent olma yolunda ilerlemesini hedefliyoruz.
9. Van Gurme ve Gastronomi Fuarı, şehrin marka değerini yükselten en önemli organizasyonlardan biri haline geldi. Bu başarıyı daha da ileri taşımak için önümüzdeki yıllarda hangi yenilikleri hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?
Van Gurme ve Gastronomi Fuarı, kısa sürede şehrimizin marka değerini yükselten en önemli etkinliklerden biri haline geldi. Önümüzdeki yıllarda bu başarıyı daha da ileri taşımak için birkaç yenilik planlıyoruz.
Öncelikle, fuarımızı daha uluslararası bir boyuta taşıyarak, farklı ülkelerden şefler, gurmeler ve gastronomi uzmanlarının katılımını artırmayı hedefliyoruz. Böylece Van, sadece Türkiye’nin değil, bölgenin de gastronomi merkezi hâline gelecek.
İkinci olarak, teknoloji ve dijitalleşmeyi fuarımıza entegre etmeyi düşünüyoruz. Sanal stantlar, interaktif uygulamalar ve tadım deneyimleri ile ziyaretçilerimizin fuardan maksimum faydayı sağlamasını amaçlıyoruz.
Ayrıca, genç girişimciler ve kadın üreticilere özel bölümler oluşturarak onların ürünlerini sergilemelerine, satış yapmalarına ve ulusal ve uluslararası pazarlara açılmalarına fırsat sunacağız. Bu sayede fuar, sadece tanıtım değil, doğrudan ekonomik ve sosyal bir platform hâline gelecek.
Son olarak, fuarı yıl boyunca devam eden etkinlikler ve eğitim programlarıyla destekleyerek, Van mutfağının ve yöresel ürünlerimizin sürekliliğini sağlamayı planlıyoruz. Amacımız, her yıl Van’ı ziyaret edenlerin gastronomiyle ilgili yeni deneyimler yaşayacağı bir organizasyon hâline gelmek.
10. Son olarak, fuarı ziyaret edecek misafirlerimize, Van’ın eşsiz mutfağıyla ilgili nasıl bir deneyim vaat ediyorsunuz?
Fuarımızı ziyaret edecek misafirlerimize Van’ın eşsiz mutfağını sadece görmek değil, yaşamak ve deneyimlemek fırsatı sunuyoruz. Van mutfağı binlerce yıllık bir tarih ve kültürün ürünü; her yemek, her lezzet bu zengin mirası yansıtıyor.
Fuar boyunca konuklarımız, sadece tadım yapmayacak; yöresel ürünlerin üretim süreçlerini görecek, şeflerle birebir tanışacak ve atölye çalışmalarıyla kendileri de yemekleri hazırlama deneyimi yaşayacak. Bu sayede Van mutfağı, hem geleneksel hem modern dokunuşlarla ziyaretçilere interaktif bir deneyim olarak sunulmuş olacak.
Ayrıca fuar alanında oluşturduğumuz özel gurme bölümleri, yöresel tatların uzmanlar tarafından nasıl yorumlandığını görme fırsatı sağlıyor. Misafirlerimiz Van kahvaltısından tuzlu ve tatlı çeşitlerine, otlardan yapılan yemeklerden tescilli yöresel ürünlere kadar her lezzeti keşfedecek.
Özetle, Van Gurme ve Gastronomi Fuarı, ziyaretçilerimize sadece bir tat deneyimi değil; Van’ın kültürünü, tarihini, gastronomi mirasını ve 81 il 81 lezzetide bütüncül bir şekilde yaşatmayı vaat ediyor.
11. Van Gurme ve Gastronomi Fuarı’nda bu yıl dikkat çeken yeniliklerden biri de Harput köftesinin Van’ın yöresel ürünleriyle hazırlanması oldu. Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve fuar katılımcılarından nasıl bir geri dönüş aldınız?
Evet, bu yıl fuarda önemli bir yeniliğe imza attık. Van’ın yöresel ürünleriyle ilk defa Harput köftesi hazırlandı. Normalde Harput köfteleri kendi yöresel malzemeleriyle Elazığ’da yapılır; ancak bu yıl Van’ın ürünleriyle yapmayı denedik. Bu yenilik, “81 il 81 lezzet” projesi sayesinde gerçekleşti ve ortaya gerçekten inanılmaz bir lezzet çıktı. Bu süreçte, özellikle 23 Şefin emeği ve sevgili eşim Filiz Takva Hanımefendi’nin katkılarıyla Harput köftelerini fuarda katılımcılara ikram etme fırsatı bulduk. Gerek Türkiye’de ki gerek İranlı Şeflerle de birebir sohbet ettim ve onların da onayıyla köftenin tadının gerçekten harika olduğunu teyit ettik. “81 İl 81 Lezzet” mottosu sadece Van mutfağını tanıtmayı hedeflemiyor. Bu anlayışla, Türkiye’nin dört bir yanındaki yöresel lezzetleri de fuarımızda sergilemeye başladık. Bu sayede ziyaretçilere geniş bir kültürel ve gastronomik deneyim sunuyoruz. Örneğin Elazığ’ın Harput köftesi, içerisindeki kırmızı biberlerin görünürlüğü ve lezzetiyle katılımcılarda unutulmaz bir damak tadı bıraktı. Şefler de Harput Köftenin, özellikle havaalanlarında yemek olarak uzun süre sunulduğunu ifade ettiler. Tüm bunlar, fuarımızın temel amacına hizmet ediyor: Sadece Van mutfağını değil, ülkemizin dört bir yanındaki lezzetleri ve tatları tanıtmak, katılımcılara eşsiz bir gastronomi deneyimi yaşatmak. Bu sayede fuarımız, her yıl daha zengin, çeşitli ve etkileyici bir etkinlik hâline geliyor. Bu vesileyle, emeği geçen herkese özellikle Filiz Hanım’a, Harun Başkan’a, Ahmet Başkana ve tüm ekibimize teşekkür ediyorum.