NUSRET ÇOBAN


Maden ve mermer ocaklarındaki atık malzemelerinin değerlendirilmesi

Günümüzde enerji verimliliği, üretim sürecinde kayıpların azaltılması ve çevre tahribatının minimize edilmesi modern madencilik stratejilerinin temelini oluşturmaktadır.


Günümüzde enerji verimliliği, üretim sürecinde kayıpların azaltılması ve çevre tahribatının minimize edilmesi modern madencilik stratejilerinin temelini oluşturmaktadır. Ben de bu hafta, maden veya blok ve plaka mermer üretimi söz konusu olduğunda çoğu zaman gözardı edilen, ülkemizde önemi henüz tam olarak kavranmamış bir durumdan bahsetmek istiyorum. Maden ve mermer atıkları diğer sanayi atıklarından farklıdır ve doğru teknolojilerle ekonomik değere dönüştürülebilir.

                Ülkemiz mermer ocaklarında blok verimliliği %20-%5 aralığında tespit edilmektedir. Bu veriye göre, en iyi durumda dahi yapılan üretimin %80'i atıl durumda kalmaktadır. Öte yandan, mermer üretimi esnasında ortaya çıkan bu artıkları standart "atık" kategorisine koymak bile hatalıdır. Mermer, zaten doğanın içinden çıkan, "doğal" bir maddedir; dolayısıyla diğer atıklar gibi temas ettiği toprağı kirletmez. Ne var ki, ortaya çıkan atıkların değerlendirilmemesi bir ekonomik kayıp durumuna sebep olurken, herhangi bir yerde biriktirilmesi de büyük bir görsel kirlilik yaratacaktır. Halbuki bu artıkların yeniden blok mermere dönüştürülmesi mümkündür ve gelişmiş ülkelerde uygulanmaktadır.

                Dünya'nın pek çok yerinde, mermer ocağı atıklarını dönüştürebilen teknolojileri kullanan tesisler kurulmuş, yukarıda bahsettiğim faydaların yanısıra önemli istihdam alanları oluşturulmuştur. İspanya, İtalya ve Çin seyahatlerimde bu tesisleri bizzat ziyaret etme şansım oldu. Artıkların yeniden plakalara dönüşme süreci ise kabaca şöyle işlemektedir; mermer artıkları kırıcıdan geçirilerek belirli boyutlara düşürülür, arzu edilen ana rengi bozan parçalar ayıklanır. Tüm bu kırıklar yapıştırıcı bir malzeme ile birlikte mikserden geçirildikten sonra vakumlanır ve yüksek basınç altında 24 saat içerisinde kesime hazır bloklar haline getirilir. Ne yazık ki, ülkemizde bu teknoloji henüz kullanılmamaktadır. Bu kaybın ekonomik boyutunu bir örnekle ifade etmek gerekirse, Dünya'nın en kıymetli mermerlerinden biri olan Elazığ Vişne'nin üretim artıklarının tonu 80 dolara satılırken, bahsettiğim teknoloji ile yeniden blok haline getirildiğinde tonu 500 dolara satılmaktadır. Dahası, ham madde doğal taşlar olsa bile, müdahaleye açık fabrikasyon bir üretim söz konusu olduğunu için yüksek renk homojenliği ve standart mukavement sağlamak da mümkündür ve bu sebeple pek çok projede talep görmektedir.

                Metalik madenler için de ayıklama, ayrıştırma ve zenginleştirme teknolojileri atık sorununu neredeyse ortadan kaldırmaktadır. Bugün gelişen teknolojiler sayesinde cevher içerisinde %0.5 değerde olan elementleri dahi kazanmak mümkündür. Böylece düşük oranlarda dahi olsa cevher içinde bulunan platin, bakır, nikel, kobalt ve altın yakalanıp ayrıştırılabilir. Bu nedenle maden artıklarını stoklama zorunluluğu bulunmaktadır. Kıymetli elementler ayrıştırıldıktan sonra kalan artıklar ve diğer yantaşlar çimento üretiminde veya inşaat sektöründe değerlendirilebilir.

                Ülkemiz madenlerinden bir başka örneğe bakalım; kömür madenlerimizde kömürün yan taşları senelerce atık olarak gözardı edilmiş ve değerlendirilmemiştir. Leonardit olarak bilinen bu yan taşların en kıymetlisi, çoğunlukla gübre sanayiinde kullanılmakta ve kömürün fiyatının neredeyse 4 katına alıcı bulmaktadır.

                Özetle bahsetmeye çalıştığım bu teknolojiler hem tesislerimizde üretim verimliliğini arttıracak, hem yüksek enerji harcanarak çıkarılan maden ve mermerlerin ziyan edilmesinin önüne geçecek hem de yeni istihdam olanakları sağlayacaktır ve mutlaka madencilik gündemine alınmaları gerekir. Haftaya görüşmek üzere, sağlıkla kalın.