Mehtap Özer Seyran


BİDON KAFALI FİRAVUNLARIN İFTİRALARI TUTMADI

Geçtiğimiz günlerde  “Eskimeyen Elazığ Yemekleri ve Depremin Yaralarının Gastronomi İle Sarılması Projesi ve Çalıştayı” yaptık.


Yani biz bize bir araya gelmedik. Canlı yayın ile Elazığ’a değil bütün Türkiye’ye duyuruldu. Yüzlerce medyada da yer aldı.

Cumhuriyetin 100.yılında 100 yemek olsun dedik. Türkiye’nin değil Dünyanın tanıdığı hem bilim adamlarını hem ünlü aşçıları, hem de Gastronomi uzmanlarını Elazığ’a davet ettik.

Herkes kırmadan davetimize icabet etti.

Herkesler’ i ama herkesleri çağırdık. 

Herkesi hem pişirmeye hem de aynı tabakta yemek yemeye davet ettik…

Dünü yarınlara nasıl taşırız diye düşündük.

Meğer bizi anlayamamış bidon kafalılar.

Haram paralarıyla çıkardıkları neşriyatlarıyla akıllarınca bize iftira atmayı hakaret etmeyi kendilerince görev saymışlar.

Elazığ Sevdalısıyız diyerek bağıra bağıra manşet atanlar, ünlü aşçıların, bilim adamlarının ve Gastronomi uzmanlarının bir araya geldiği gün başlarını öne eğeceklerine pişkin pişkin abuk sabuk başlıklar atarak kendince yaklaşık bin kişinin emeği olduğu organizasyona çelme takmaya çalıştı.

Ama yemedi…

Tahminlerin üzerinde bir kalabalıkla karşılaştık.  O yüreği kabarık memleket sevdalısı yayın organının şişirdiği balon kucağında patladı.

Ünlü aşçıların şehrimize gelen otel ve Elazığlıların gösterdiği ilgi ile otel tıka basa misafirlerle doldu, hem de hava şartlarının olumsuz olmasına rağmen.

Biz gelen gelemeyen herkese sonsuz teşekkür ediyoruz. 

Sözde Milliyetçilik demagojisi yaparak karalamanın adını gazetecilik koyanları buradan telin ediyorum.

Unutmayın ki! Dünya sizin etrafınızda dönmüyor. Ben varsam, ne ala, ben yoksam kasırga tufan anlayışı çoktan geçti.

Güç sahibi olduklarında dostlarını terk edenler, erdem ve ahlak bahsinde kendilerini sorgulamalıdırlar. Kirli sermayeleri ile kimse bu şehri idare etmeye kalkamaz.

Derdimiz, dünü yarınlara nasıl taşırız, nasıl sesimizi duyururuz düsturu idi.

 El Aziz'in kök salan Harput kokan anne eli ürünleri sanat değerinde aşlarını da pişirip yesinler diye topladık mahalleyi. 

Ama haramzadeler bunu anlamadı.

Büyüklerimize ustalarımıza danıştık nasıl yapalım? Sağ olsunlar destek verdiler. Devletimizin ilgili kurumları El-Aziz'e kayıtsız kalmadı. “Proje “ sunulunca onca bürokrat bilgi tecrübe ve sorumluluklarıyla tabi ki değerlendirip katkı sağlayıp onayladılar. Onurlandırdılar bizi teşvik ettiler. Çok tabi ki AŞ pişirmek masraf işi destek oldular, cömertlik gösterdiler. Onlarda hassas ve biliyorlar ki tek kuruşun sorumluluğu terletir temiz vicdanları. Lakin iltifatla tebrikle el verdiler bin sağ olsunlar. Biz bize hatırladık her AŞ'ta bu memleketin türkü tadında bütün değerlerini ve yarınlara kıvançla sunmayı.

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında yüz AŞ yapıp bir sofra kurduk. Ne zamandır yaşanan afetlerin moral bozukluğunda aynı pilavı paylaşmanın tadında birlik olalım moral bulalım dedik.

Bunu da anlamadı bizim mahallenin “Bidon kafalı Ali mektebi çocukları” veryansın etti bize.

Ama çok da tınnn.

Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağayı değmiş ki, birileri öyle rahatsız olmuş ki işte o zaman biz de rahatladık.

Bizde hedefimize ulaştığımızı anladık. 

Özetle bir büyüğümüz sohbetinde şöyle demişti, “Bilmeden konuşup iftira atanlar, Mümin bile olsa ahlaken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur.

Zorla olmuyor işte “Ağadan maraba, marabadan ağa olmaz” diye.

Evet, şimdilik küçük adamların rüzgârları istedikleri gibi esse de, ellerinde ki balon patlarsa, o zaman nereye kaçacaklar. Kime iftira atacaklar merak ediyoruz.

Ayışığı Ailesi.

Not:

Arayarak bizzat sosyal medyaya da basın ile her anlamda katkı sunan herkese çok teşekkür ederiz.